Yutan Anne Sendromu Ne Demek?
Yutan anne sendromu son zamanlarda çokça karşımıza çıkan bir sendromdur. Yutan anne sendromu; çocuklarını büyütemeyen annelere verilen bir tabirdir. Bu durum başta çocuk olmak üzere ailenin tüm fertlerine zarar veren bir durumdur. Bu sendrom çocuğun bebeklik çağından itibaren annenin çocuğa karşı aşırı ilgisini tabir eder. Adeta anne çocuğu kendine bağımlı kılar ve çocuk yetişkinlik hayatı da dahil olmak üzere anneye bağımlı kalır. Bu durum annenin duygusal olarak çocuktan doyum sağladığını gösterir. Bu sayede çocuk da asla büyüyemez ve ‘büyümeyen çocuk-puer aeternus’ rolüne girer.
Bu sendromun en belirgin özelliklerinden bahsedelim.
Çocuk iki yaşını geçmiş olmasına rağmen annenin halen çocuğu emziriyor olması.
Çocuğa tuvalet eğitimi kazandırmaması.
Çocuğun tüm ihtiyaçlarının anne tarafından karşılanması.
Anne ve çocuğun beraber uyuması.
Çocuğun tek başına oyun kuramıyor ve arkadaşlarının yanındayken bile anneye ihtiyaç duyuyor olması.
Annenin sosyal hayatının çok az veya yok olması.
Çocuğun okula başlamasıyla beraber bazı sorunlar baş göstermeye başlar. Çocuk okulda yapması gereken bazı davranışları sergileyemez. Adeta bir bebek gibi bakıma muhtaç hisseder. Hatta bazı vakalarda anne de çocuk da birbirinden ayrılamaz ve okul bu anne çocuk için cehennem halini alır. Evden eğitim görmeye başlayabilir veya anne de her gün çocukla beraber okula gidebilir.
Ergenlik döneminde çocuk anneden koptuğu evrededir. Artık yetişkinlik için hazırlık yapmaya başlar. Fakat anne çocuğa karşı yüksek derecede bağlılık hatta bağımlılık hissettiği için çocuk da henüz bazı becerileri yerine getirebilecek kapasite oluşmamıştır. Bu da çocuğun yetişkinlik hayatında bağımlı birey olmasına sebebiyet verebilir.
Ergenlik döneminde bazı çocuklar yutan anneye rağmen anneden kopmak isterler. Fakat anne duygusal olarak çocuğa o kadar çok ihtiyaç duyar ki bu kopma onu depresif duyguduruma sürükler. Çocuk ve anne arasında çatışmalar başlar. Çocuğun yaptığı şeyleri aileden gizlemesiyle sonuçlanabilir.
Çocuğun romantik ilişkilerinin olması da anneye ayrıca acı verebilir. Çocuğun büyüdüğünü görmek onu derinden yaralar. Üniversite hayatı da zindan olur çocuk için. Aynı şehirde okumasını şart koşma, annenin istediği bölümü okuması, tek başına hareket etmesini engellemesi gibi sonuçları vardır.
Bu durum baba ve diğer kardeşler için de bir problemdir elbette. Baba anne ve çocuğun arasındaki bu bağın çok gereksiz ve haddinden fazla olduğunu düşünebilir ve anne baba arasında problemlere yol açabilir.
Hababam Sınıfı Hafize Ana Örneği
Hababam Sınıfı’nda lisede okuyan ve yaşları da bi hayli geçkin öğrencilerin okuldaki maceraları anlatılmaktadır. Burada görev yapan Hafize Hanım ise çocukların Hafize Ana’sı olarak tanınmaktadır. Hafize Ana’nın çocuğu yoktur ve okuldaki çocukları kendi çocukları gibi görmektedir ve hatta onlara kuzucuklarım diye seslenmektedir. Çocuklar da aslında yaşları itibariyle yapmaları gereken bazı sorumluluklarını Hafize Ana’ya yüklemektedirler. Okulda yaşayacakları herhangi bir problemde hemen ona koşmaktadırlar. Okula sigara sokma, okuldan kaçma, kopya çekme ve bu kopyaları hazırlama gibi davranışlarında onun yardımını beklemektedirler. Yemek saati geçtiğinde aslında yemek yiyemeyecekleri bir durumda ondan gizli gizli yemek istemektedirler. Şayet Hafize Ana gibi bir karakter okulda var olmamış olsaydı yemekten mahrum kalıp sınırlarını öğreneceklerdi. Görüldüğü üzere bu sendrom çocukların yetişkinlik hayatlarını da etkileyebilecek bir sendromdur. Bağlanma problemlerini de beraberinde getirir. Bkz: Bağımlı Kişilik Bozukluğu